Tepe Reklamı3

Biz iki önemli mesajı unuttuk



Eklenme Tarihi: 22/01/2020

Sevgili okurlar;

 Günlerdir hatta aylardır, senelerdir Doğu Türkistan meselesini duymayan kalmadı.  Gerçi bu aralar Libya meselesi söz konusu olsa da insanların Çinlilerden nasıl işkence çektirdiklerini ve nasıl onların dillerine, dinlerine ve milli benliklerine baskı ve zulüm yaptıkları konusunu sağır sultan bile duydu. Bu insanlık dışı yapılan baskıya maalesef Çin devletinin kalabalık bir nüfusa sahip olmasından mı yoksa askeri gücünün fazla olmasından mı bilinmez Türk ve Müslüman dünyası sessiz kaldı. Birleşmiş milletlerde zulümle ilgili yapılan oylamada nedense Türk ve Müslüman dünyası yine sessiz kaldı ve bunların dışındaki 25 devlet Çin’i veto etti. Bu oylamaya evet oyu vermeyenler ticari ilişkilerinden dolayı mı yoksa Çin ile ilişkilerinin bozulmasını mı istemediler de mi onu bilmiyorum. Ancak bildiğim öz be öz Türk olan bu insanlara elimizi uzatamadığımız ve bir Suriyeliye sahip çıktığımız kadar onlara sahip çıkamadığımız gerçeği…

Ben burada insanlık dışı yapılan baskı ve uygulamaları size tek tek anlatmak yerine konuyu farklı açılardan yaklaşarak onlar gibi bizleri de bekleyen tehlikenin ne kadar vahim olduğu konusuna dikkat çekmek, sizleri özellikle iş adamlarını uyarmak, yetkililerin de bu konuda uyanık olması konusunda yazımı kaleme almak istiyorum.

Bugün ülkemizde Çin mallarının girmediği ev yoktur herhalde. Niye derseniz ucuz işçilik ve ucuz maliyet malların tercih edilmesine sebep gibi gözüküyor. Sanırım ülkelerinde petrolün bizim ülkemizden ucuz olması da işin maliyetinde rol alan etkenlerden biri. Bütün bunlara rağmen biz yine de kendi ülkemizde üretilen ürünlerimize sahip çıkmalıyız ve piyasada söz sahibi olmalıyız. Yoksa dünya ticaretinde sözümüzün her alanda olmayacağı bir gerçektir. Öncelikle yerli mal kullanma konusunda hepimiz milletçe bilinçli olmalıyız. Elbette üreticiler de iyi ve kaliteli ürünler üretmeli. Halkın iyi mallar üretmesine devlet ön ayak olmalı milli servete sahip çıkma konusu üzerinde durulmalı, halk bilinçlendirilmeli derim.

Milletler arası ticaret her ülke ile yapılıyor dünyada. Sanayi ve Ticaret bakanlığı sayfasına girdiğinizde ticaretin büyük bir bölümünün Çin ile yapılan mallarla ilgili olduğunu göreceksiniz. Elbette ticaret her ülke ile yapılmalıdır ancak bildiğim şu ki bir ülkede ihracat her zaman ithalatı geçmeli, geçmezse siz bu alanda 1/0 geriden geliyorsunuz demektir. Bu bağlamda biz sanırım bu kadar kuvvetli ticaret yaptığımız bu insanlarla da kötü olmak istemiyor olabiliriz. Ancak bu milli ve dini bağlarla bağlı olduğumuz kardeşlerimizin davasına sessiz kalmamıza sebep olmamalı. Gerçi dışişleri bakanı sessiz kalamayız demeci verdi. İnşallah yeterince çalışmalar yaparız.

Ankara Ticaret Odası'nın yaptığı bir araştırma Türkiye’de 25 sektörün Çin malları ile kuşatıldığını ortaya koydu. Konfeksiyon, oyuncak gibi sektörlerde Çin mallarının ağırlığı yüzde 80'e ulaşırken, sanayinin tamamı Çin'in kontrolündedir. Bu yazı 2003 tarihli. Bu gün sanırım çok daha fazla olması gerekir bu sayının. Zira artarak devam ettiği herkesçe malum.2018 tarihli 23 milyon dolar bir ticaret hacmi ile en çok Çin’le ticaret yapmaktayız. Bu dünyada ticaret konusunda Çin devletinin ne kadar başarılı olduğunun küçük bir göstergesidir. Zira Amerika ile bugün boy ölçüşecek duruma geldi. Elimizdeki telefonların çoğu Çin malı ayrıca unutmayalım. Neden aynı durumda biz olmayalım.

Örneğin beyin göçüne dur diyelim.

 

 Bugün ise artık maliyeti ucuz olduğu için Türk firmaları bile onlara mal üretmesi için iş vermekte üretimi orada gerçekleştirmektedir. Bu konuda yerli malı yerli malı herkes onu kullanmalı sözü tamamen hayalde kalmıştır ve okullarda kutlanan bu gün yeme içme günü haline gelmiştir.

Şimdi de Çinliler ev, arsa, şirket alarak özellikle ipek yolu üzerinde bulunan şehirlerde yerleşik hayata geçerek içimizde yaşamayı amaçlamaktadır. Haber süper haber TV kaynaklıdır.

Bana bu olaylar bu teklifler tarihe bakıp tarih tekerrürden ibarettir sözünü hatırlattı. Çünkü yüzyıllar öncesinde Çin seddini kurduran atalarımız aslında Çinlilerden onların oyunlarından o kadar çok çekmişlerdi ki tarihi notlardan kaç devlet onların yüzünden yıkıldı öğrenebilirsiniz. Kaç devlet kuruldu ise bunun parçalanmasında (Orta Asya’daki kurulan Türk devletlerinden söz ediyorum.)Çinlilerin parmağının olmaması imkânsızdı. Şimdi Doğu Türkistan konusuna dikkat çekerken aslında aynı oyunun başka bir sürümü ile senelerdir biz de karşı karşıyayız.

Atatürk ‘ü şimdi çok daha iyi anlıyorum. Milli ve yerli olmasını isterken her şeyin ne kadar haklıydı. Bizler özümüze dönmedikçe, akıllı bilinçli ve ileriyi görerek kararlar almadıkça ilerde daha çok acı çekeceğiz gibi geliyor bana. Topraklarımızı, fabrikalarımızı, limanlarımızı, köprülerimizi satarak kar yaptığımızı düşünebiliriz bugün ama geleceğe dönük olarak zayıf kaldığımız anda satın alan yabancıların bizi sırtımızdan vurduklarını daha önce Osmanlı zamanında yaşadık. Umarım tekrar yaşamayız. Bu nedenle İster Çin olsun, İster İngiltere, ister Rusya, ister Amerika Vb. herkes önce kendi çıkarını düşünür ve ona göre hareket eder. Bunu unutmayalım ki; unutulmayacak başka bir gerçek her zaman bizim yedi düvel düşmanımız olmuştur.

Biz herkesten çok daha dikkatli olmak zorundayız ve kendimize ait vazgeçilmezlerimizin olması gerekir. Bir milletin bir ülküsü, bir ideali bir ön görüsü olmalı ve bu doğrultuda çocukları, gençleri yetiştirilmeli yoksa sonbaharda oraya buraya uçuşan yaprak misali her tarafa dağılır ve millet olmaktan çıkar köle olur. Milli birlik konusunu Oğuz Kağan destanında da çok güzel izah ediyor. Bu ekonomik kölelikten başlar sonra sizi içinizden vurur, bugün kardeşlerimizin yaşadıkları ibret alınması gereken bu durum da tam böyle görünüyor karşıdan. Allah yardımcıları olsun inşallah. Bu konuda yeterli derecede video bulabilirsiniz internette.

Değerli Dostlar kısaca biz iki şeyi galiba unuttuk ya da üzerinde çok durmadık.

Bir Oğuz Kağan destanındaki yaşananları “Ey Türk titre ve kendine gel ”sözünü, İki Kuran’ı Kerimin “Oku ”emrini. Bunun ikisini yeniden iyi okuyalım. Okuyalım ki tarih tekerrür etmesin. Tarihi ve geçmişini iyi okuyamayanlar geleceğini sağlam temeller üzerine kuramazlar bilelim. Özümüze dönmenin vakti geldi de geçiyor bile diye düşünüyorum. Artık uyanalım ve çok geç olmadan kendimiz olalım. Milli ve dini değerlerimize tam sahip çıkalım. Çocuklarımızı gençlerimizi ülkesini, atasını seven; bayrağına, dinine ve yurduna sahip çıkan aydın insanlar olarak yetiştirelim.

  22/01/2020

Saygılarımla….SEMİRAY  S