Tepe Reklamı3

Zafer Bayramının Düşündürdükleri



Eklenme Tarihi: 30/08/2019

Ağustos ayı, Türk tarihi için zaferler ayıdır. Neden mi! 1071 de Malazgirt zaferi ile Anadolu’ya merhaba diyen Türk milleti Bizanslılara karşı Kürt birlikleri ile birlikte hareket ederek zafere merhaba demiştir.

1561 yılında Sultan Süleyman Mohaç ovasında Macar birliklerini yerle yeksan etmiştir. Atatürk ise 26 ağustos tarihini özellikle seçmiştir. Çünkü Türkler için ağustos ayı zaferler ayıdır. Bir bayram ayıdır. İlber Ortaylı bu konuda Kütahya’da verdiği konferansta bizim milletimiz için Ağustos ayının önemini özellikle vurgulamış ve bayram niteliği olduğundan özellikle bahsetmiştir.

Biz millet olarak kendi öz benliğimizden bu kadar ayrılmasa idik sanırım hiç yenilgi almazdık. Cengiz Han der ki; Türk erkekleri yabancı kadınlarla evlenmese idi hiç yenilmezdi. İlk yenilgileri Çinli kadınlarla evlenen Türk hakanları yaşamış tarih kaynaklarına göre. Çünkü gelen kadınlar kendi milletleri adına saraylarda çalışınca yenilgi kaçınılmaz olmuş. Ör; 758 yılında Uygur sarayına Çinli prenses Ning Kuo gelin gelir ve babasından ayrılırken devletimizin meseleleri her şeyin üzerinde diyerek ayrılır. Ve evlendikten sonra her fırsatta devletine hizmet etmekten çekinmez. Yani Türk sarayında her zaman Çin devletinin çıkarlarını korur. Onun gibi daha sonra gelen tüm prensesler aynı şeyi yapar. Oğuz kağan destanını incelediğinizde de Çinlilerin bize yaptığı zulümleri görürsünüz. Ülkenin parçalanması için hala devam eden Doğu Türkistan’daki zulümlerin aslında geçmişte verilen tavizlerin bir devamı olduğunu düşünmeden edemiyorum. Çünkü Büyük Hun İmparatorluğunun yıkılışının sebebi Çinlilere yaklaşmak ve sefahattir mesela. Osmanlıya geldiğinizde de yine birçok milletin kadını padişahlarımıza eş olmuşlar. Ve onlar da devlet içinde kendi kadrolarını oluşturarak devlete zarar vermişlerdir.

Tarih boyunca değişik devletler kuran Türkler bu gün devletimiz olan Türkiye ile dünyadaki yerini alan devletlerden biridir şu anda. Biz sahip çıktıkça sonsuza kadar da yaşayacaktır.

Birinci dünya savaşından yenik çıkınca Kurtuluş Savaşı’na girdik biliyorsunuz ve bu süreçte bizi başarıya götüren en önemli savaş, Büyük Taarruzdu. Biz millet olarak başarıyı el ele vererek, tüm zorlukları aşarak kazandık. Yurdun birçok bölgesi büyük devletler tarafından işgal altındaydı.  Biz Afyon’da başlayan hareketle Uşak, İzmir, Bursa ve İstanbul’u tüm çevre ilçeleri ile düşmanın işgalinden kurtardık ve ülkemizde Cumhuriyeti ilan ettik.

Bu zaferler bütününü bir milletin dünyaya haykırışı ve zulme boyun eğmeyişi diyerek göğsümüzü gererek söyleyebiliriz. Mazlum dünya milletlerine örnek teşkil ettik. Birçok savaş yapıldı dört yıl içeresinde. Geldiğimiz noktada bu vatan için canını verenlerin kıymetini biliyor ve gereken önemi veriyor muyuz bilemiyorum. Çünkü kıymeti bilinmeyen başarılar ve zaferler sonunda sizi yine esarete götürebilir. Bu yüzden çok dikkatli olmak gerekir.

 Bugün savaşların şekli değişti. Dünya milletlerinde olan olay ve gelişmeleri iyi takip etmek zorundayız. Düşmanın silahı ile silahlanmadıkça başarı beklemeyelim. Bu konuda peygamberimiz de bizleri uyarmıştır hadisleri ile. Millî, askeri, dini ve ekonomik alanda çok kuvvetli olmalıyız. Siber saldırılar konusunda uzmanlarımız iyi çalışmalı, iyi yetişmiş elemanlarımız olmalı mutlaka derim. Devletlerin ülkemizdeki ajanları yakın takibe alınmalı ve iyi yetişmiş adamlarımız ile her yerde hareketleri gözlenmeli zarar vermeleri önlenmelidir. Yoksa çok fazla kendimizi emniyette hissetmemeliyiz kanımca. Su uyur düşman uyumaz demişler atalarımız.

. Gençliğe ülkü aşılamak ve çağa uygun yetiştirmek de zorundasınız. Zira Büyük Önder özellikle gençliğe sanırım bu yüzden “Gençliğe Hitabe “seslenmiştir. Çünkü hem askeri hem de devlet adamlığı konusunda ileri görüşlü çok yönlü bir devlet adamıydı.  Bizi bu ülkeden atmak isteyenlere karşı çok donanımlı olmak zorunluluğunu bu söylevde hissettirmiştir.           

Bu yüzden ülke yönetmek bana göre satranç oyunu gibidir. Çok fazla özen, dikkat, feraset ister. Çabuk ve seri kararlar vermeyi ve de uygulamayı gerektirir. Çağ bilgi çağı. Gençliğinizi bu çağa uygun yetiştirmeliyiz. Bunun yanında kendi öz değerlerinden uzak yetiştirirseniz hizmet etmelerini beklemeyelim çok fazla. Bunun yerine yurt dışına nasıl çıkabilirim derdine düşmüş vatan ve millet sevgisinden uzak insanlar topluluğu buluruz karşımızda. Damarlarındaki kanın ve yediği yemeğin kıymetini bilmesi için gereken eğitim ve öğretim bilgi çağına uygun verilmeli derim emekli bir öğretmen olarak.

Böylece ancak damarlarında asil kanı taşıyanlarla bu ülkenin ekmeğini yediğini inkâr etmeyen ve hizmet etmekten geri durmayan gönlü güzel insanların Otuz Ağustos zaferinin kıymetini bileceğini unutmayalım. Kanlarının son damlasına kadar bu vatanı sevecek, koruyacak, kollayacaklardır bundan emin olabiliriz.

Bundan sonra nice güzel günlerde bayramların kıymetini bilerek kutlamak nasip olsun. Allah bir daha bize Kurtuluş savaşı yaşatmasın. Nice güzel günlere hep birlikte inşallah        

 

    30/8/2019 İstanbul

  Semiray Sezgin Daylan