Tepe Reklamı3

Kadın olmak ne zor zanaat usta şu dünyada



Eklenme Tarihi: 02/12/2019

Kendimi bildim bileli Âdem için yaratılmış kadın cinsinin erkeklerden çekmediği kalmadı Allah için. Belki geneleme yapmak doğru değil ama genele bakınca karşıdan böyle görünüyor. Aslında tüm aşk şiirlerini kadın için yazan erkek milleti yine en çok kendisi zarar verdi kadının hem ruhuna hem vücuduna.

Oysa her erkek dünyaya baksa; dünyada her şey kadının eseridir. Dünya kadınla renkli, onunla neşeli, onunla zevklidir. Etrafına baktığında annesi, eşi kızı, kız kardeşi, halası, teyzesi, büyük anneleri hep kadındır. Bu kadınların hepsi erkek hayatında emeği geçen önemli insanlardır.  İnsan insan olduğunu etrafında kendini sevenlerle anlar. Kadın sevginin kaynağıdır. Bu yüzden ailede kadın saygı duyulması gereken bir varlıktır. Anne ve babalar çocuk yetiştirirken bunu göz önünde bulundurmalıdır.

 

  Bir erkek; hayatı düzene girsin bir aileniz olsun derse, hayatına bir kadın girer. Kadın size eş olur ve çocuğunuza anne olmak için yola çıkar ve elinizden tutar. Bilir çocuk sahibi olduktan sonra eski vücudunun sahibi olmayacaktır ama yine de dünyaya güzel bir canlı getirmek adına çocuğuna can verir ve Yaratıcı’nın izini ile çocuğunu kucağına alır. Siz de bu sayede baba olma şerefini üstlenirsiniz o da anne olmanın güzelliğini, sıcaklığını, zarafetini ve yumuşaklığını yaşar. Çünkü anne demek; merhametin, şefkatin, sevginin doruğu demektir. Çocuğu yetiştiren mayasına ilk güzellikleri tohum halinde yerleştiren kutsal varlıktır anneler. Kadın ne kadar asilse çocuk da o denli asil olur. O yüzdendir ki annelerin ayakları altındadır cennet.

 Atalarımız Orta Asya da yaşarken kadın özeldi erkeği için. Hakanın yanında kadını onun sultanıydı. Eskiler kadın asaletin temsilcisidir der. Onunla devletler kurulur, aileler bacalarını tüttürür

 At, avrat, silah kimseye teslim edilmezdi eskilerde. Namustur, baş tacıdır diye bilinirdi. Evin direği erkek ise, evin baş tacı kadındı. Dişi kuşudur çünkü kadın. Bilir ki erkek, kadınsız yarımdır. Çocuk; babasız yetim, annesiz öksüzdür.

 Devletin temeli aile ailenin kurucusu erkek ise yürütücüsü ayakta tutanı kadındır. Bu yüzden kadın toplumun mayasını oluşturan baş aktördür. Sanırım bu yüzden Napolyon “Türk erkeğini yenmek istiyorsanız Türk Kadınını sokağa dökmelisiniz “,der. Çünkü kadın yuvasını terk ederse o yuva ayakta kalamaz ve parçalanır ve tesbih taneleri gibi ailenin her bir ferdi bir yana dağılır. Bizim oralarda o yüzden kadın gelinliği ile girdiği evden kefeni ile çıkmalıdır denir.

 Ailelerin mutlu olmadığı toplumlar da mutlu değildir. Mutlu olmayan toplumlarda huzursuzluk ve kargaşa vardır. Bu yapıdaki milletler ileriye emin adımlarla ilerleyemez.

Şimdilerde bakıyorum evlerde ne huzur, ne mutluluk, ne sadakat, ne sevgi, ne saygı kaldı. Birçok aile parçalanmanın eşiğinde ya da boşanmış.  Artık bedenler, başka bedenlerde mutluluk peşinde. Kadına şiddet hat safhada ve yaşanan olaylar çok canları yaktı. Elbette insan medeni ölçülerde yeni bir evlilik yapabilir ama bizim ülkemizde bu çok kolay değil. Neden derseniz kadın erkeğini terk edemez birçoğuna göre. Bu erkeklere çok ağır gelmektedir. Madem öyle ise, o zaman evin içinde birbirimize saygıyı özellikle eksik etmeyeceğiz. Sevgi ve merhametle birbirimize çok iyi bakacağız. Yalan, dolan, aldatma olmayacak. Birbirimize sevgiyle sarılacağız ki   her şey yolunda gitsin. Ama öyle olmayınca sonu genelde ölümle ya yaralama ile bitiyor. Çoğu zaman kadın iftiraya uğruyor ve bedelini çok ağır ödüyor

Bu yüzden ilk evlilikler çok önemli. Evlilik yapılırken seçim iyi yapılmalı ve ailenin temelleri sağlam atılmalı. Ailelerin desteklediği evlilikler uzun soluklu oluyor. Böylece eşler ayrılma yolunu kolay tercih etmiyor. Etmeyince çocuklar da anne ve babası ile birlikte olma mutluluğu doyasıya yaşıyor.

Oysa ayrılık yaşayan ailelerde sonuç çoğu zaman istenilen gibi olmuyor. Farklı seçimlerde farklı problemlerle de karşılaşıyorsunuz ve sonuç olarak acıyı çeken yine çocuklar ve kadınlar oluyor. Elbette ikinci üçüncü tercihlerinde mutlu olabilen çiftler de yok değil. Şunu kabul etmek gerekir ki herkes kendi derdi ile geliyor ve siz bu sorunlarla da baş etmek zorunda kalıyorsunuz. Bu yüzden ilk evlilikleri bitirmek için acele etmemeli ve sonuna kadar mücadele etmemiz gerekiyor. Kadınlar da son dakikaya kadar mücadelesini sürdürmeli ve bilmeli ki anne babanın birlikte olduğu aileler çocuklar için en doğru adrestir.  Mutluluk herkesin hakkı ve bunun için her şeye değer demelidir.   Tüm gerekli çalışmalar yapılmalı evlilik terapistlerinden yardım alınmalıdır. Ancak olmuyorsa yürümeyen evlilikler de iyilikle güzellikle bitirilmeli.

Türk kadını olarak ben; devletimizin bekası adına çocuğa, kadına aileye özellikle yatırım yapılmalı ve kız çocuklarının en iyi şekilde yetiştirilmesine özen gösterilmelidir derim. Erkek çocukları da iyi bir baba terbiyesi ile anne şefkati ile yoğrulunca iyi insan olarak hayata atılacaktır ve kadının annesinin değerini bilecektir.

Mutlu aileler mutlu sağlıklı toplumları oluşturur bunun yolunun öncesi aileden geçer. Bunun için evlilik okulları acil ihtiyaç gibi görünüyor.  Ailenin kutsallığı aslında evlilik öncesinde kavratılmalı o yüzden devletimizin evlilik okulları açmasını ve en az altı ay kursa katılıp insan psikolojisi, kadın çocuk psikolojisi, ekonomi, ev idaresi, gelin kayınvalide ilişkileri gibi konularda özellikle derslerin konulmasını öneriyorum. Böyle bir çalışmanın Uzakdoğu’da Endonezya ‘da mecbur diye biliyorum. İnşallah bizde de bu tür çalışmalar olur. Aile içi anlaşmalar çoğalır, boşanmalar azalır. Mutlu aile sayımız artar ve hem kadınlar hem erkekler hem de çocuklar mutlu huzurlu sağlıklı olur. Çünkü stres ve mutsuzluk her anlamda hastalıkların baş elemanı yüzden mutluluk hepimiz için lazım. Özellikle sağlıklı nesil yetiştirmek istiyorsak özellikle aile sağlıklı olmalı. Geleceğimiz için hepimiz elele vererek başarabiliriz.

Mutlu ailelerden mutlu toplumlara inşallah. Saygılarımla…  2 Aralık 2019 / Orhangazi/Bursa