Tepe Reklamı3

Bir Bayramın Ardından



Eklenme Tarihi: 10/06/2019

Uzun zaman olmadan yeniden merhaba diyelim sizlere!

Bir bayram geçirdik şükürler olsun. Kimimiz sevindik kimimiz ölümlerle ağlaştık. Bu arada birçok şehidimiz oldu. Allah onlara rahmet ve merhamet etsin. Klasik bir sözdür ama doğrudur dünya sınav dünyası ve istesek de istemesek de bizler hepimiz bir ya da birçok elemeden geçiyoruz. Ülkemiz çok değerli ve yurt bu güzel vatan için ne güzel yiğit evlatlarımızın Anadolu'nun kapısını çaldığımız günden bu yana bu topraklara hediye ettik. Bağrına gömdük. Allah bizi vatansız yurtsuz yuvasız bırakmasın. Onları da cennetinde ağırlasın.

Bayramın birkaç gün öncesi bir kutlamamız vardı biliyorsunuz. İstanbul’un fethi. Televizyondan gördüğüm kadarı ile çok güzel kutlamalar oldu. Olmalı da zaten. 566.yılını kutladığımız bu fethi iyi anlamak ve fetihleri yapan atalarımıza layık olmak gerekir. Neden şimdi böyle bir konu derseniz derim ki ben de 1071 Malazgirt zaferinden sonra 382 yıl sonra büyük bir zafer kazanılıyor ve bu zafer sayesinde orta çağ kapanıyor yeni çağ başlıyor. Yani bizler çağ açıp çağ kapayan bir milletin torunlarıyız. Ancak şunu görüyorum iyi bir yiyici kötü bir mirasyediyiz. Tarihe baktığım zaman ne alınan toprakların kıymetini bilmişiz ne de dinimizin. Kimse kusura bakmasın.

Bu aralar elimde Atatürk ve Allah Arasında adlı bir kitap var.

Yazarı Sinan Meydan’a buradan teşekkür ediyorum. Oldukça tarafsız yazılmış ve bizim Kurtuluş Savaşında İslam dünyasından yapılan yardımları sonradan göz ardı ettiğimizi söylüyor. Biz bir mücadeleden çıktık ama çıkarken Diğer Müslümanlara örnek olduğumuz kadar başta Hintli, Iraklı, Afganlı, Suriyeli birçok Müslüman kardeşlerimizin yardımını da gördük. Bu yardımların oluşması için Mustafa Kemal Atatürk’ün büyük çabaları ve yazışmaları asla göz ardı edilemez. Bu konuda birçok kaynak gösterebilirim ancak elimdeki kitap çok içerikli bunu size tavsiye ediyorum. Gelelim bize…

Bizler Cumhuriyet çocuklarıyız.40 yıldır bir terör belası dediğimiz bir bataklığı kurutmaya çalışıyoruz. Ancak bir değil birçok ulus bu terörü beslediği için asla sonu gelecek gibi gözükmüyor. Bu ayrıştırmanın içinde öncelikle İngilizlerin Mezopotamya’da bir tampon bölge oluşturmak ve kendilerine bağlı devlet kurmak istemeleri[S1]  1920lere dayanıyor. Daha yakında Fransız bakanlar güneydoğuda PKK’nın diğer kolu Ypg ile anlaşmaya gelmişti. Hatta başındakilere ödül bile verdiler. Amerika'nın 1977den beri Peşmergelere gıda yardımı yapıyorum diye sandık sandık silah yardımı yaptığını sağır sultan bile duydu. Şimdide en modern silahlarla devamlı lojistik destek sağladığını bilmeyen yok. Bütün bunları niye anlatıyorsun hocam deseniz ülkedeki gerilim ayrışma ve birbirini öteleme artık canımı çok sıkıyor. Bu gidiş hayra alamet değil arkadaşlar! Adamların istediği bu zaten! Amerika Bosna savaşından sonra Kosova’ya asker gönderdi. Şimdide Bulgaristan ve Yunanistan'a asker yığıyor. Yani onlar en az 500 yıllık planlarla gelirler. Ve asla iktidarları değişse bile planları değişmez. Fırsatını buldukları anda planlarını acımazca uygularlar. Size bir şey söyleyeyim mi? Bize kurtuluşumuz için yardım eden Afganistan, Irak, Suriye gibi ülkeleri tek tek yaşanmaz hale getiren onlar. Şu anda İran üzerinde tüm planlar uygulanıyor ama arkasından Türkiye'nin söz konusu olduğunu sakın unutmayalım. Hiç bir ülke 40 yıl terör adı verdiğimiz ama kapalı kapılar arkasında aslında yedi düvelle çarpıştığımız böyle bir kavgadan başarı ile çıkacak başka bir millet tanımıyorum. Şu bir gerçek ki içeride birbirimize sıkı sıkıya sarılmak zorundayız. Zira en zayıf anımızı bekliyorlar. Bizim üzerimizde oynanan oyunların haddi hesabı yok. Biz de duygusal bir milletiz. Çabuk unutuyoruz başımıza gelenleri.

Birçok konuda bizim mercek altında olduğumuzu unutmayalım. Mesela: yediğimiz içtiğimiz şeylerden tutun; seyrettiğimiz filmler kadar, günlük yaşantımızda telefon kullanımından tutun; dini ve milli görüşlerimize kadar hepsinin üzerinden üzerimize geliyorlar kısa bir araştırma ile bu bilgilere ulaşabilirsiniz. Yüzyıllardır haçlı seferleri ile başlayan bu akım 19. yüzyılın başından itibaren hızlanarak devam etmiş ve kurtuluş savaşı ile son bulmuş gözükse de ekonomik ve soğuk savaş şeklinde devam ederken teröre şeklinde şu anda devam etmektedir. Yüzyılın başlarındaki savaşlar ayrıca  misyonerlik çalışmaları şeklinde de son gaz  devam ediyor. Sadece Hristiyanlık değil her dinden insanı bulabilirsiniz bu konuda çalışma yapan ülkemizde. Mesela, Hinduizm…

Kısaca olaylara baktığınızda Sevr anlaşması  hiç bitmedi ve bitecek gibi de gözükmüyor. Jeolojik ve tarihi yönü ile çok önemli bir geçitteyiz çünkü. Bizlerde yazın yazlıkta, kışın kışlıkta olmaktan birazda etrafımızda olanlara bakalım. Artık birbirimizi ötekileştirmek yerine saygı sevgi çerçevesinde artık birbirimizi anlamaya çalışalım. Adaletten, iyilikten, güzellikten ve asaletten yana olalım. Yemeyip döktüklerimizle ve büyük otellerde ziyan olan yemeklerle Afrika'daki fakirlerin doyabileceğini unutmayalım.

Mustafa Kemal’i anlatan sağlam kaynaklara başvuralım.Çünkü onu anlarsak geleceğimizi de daha iyi kurarız. Ve Kuran ile hem dem olalım, size buradan İsmail Dinçer meali  tavsiye ediyorum. Mealini okuyun. Etrafınızda sevgi halkası oluşturalım. Kurtuluş savaşı din adamlarının da yardımı ile gerçekleşmiş. Olanları iyi okuyup anlayalım ve tarih tekerrürden ibarettir sözünü unutmayalım.. Dini salt şekilde değil özde arayalım. İyi ahlaklı edepli olalım.

 Dinimiz son derece çağa uygun bir dindir. Özümüzdür. Özünden kopan milletlerin nasıl tarihten silindiğini unutmayalım. Artık her konuda kendimize gelelim. Yoksa tarihte azan kendi özünden kopan milletlerin başına gelenlerin bizim de başımıza geleceğini aklımızdan hiç ama hiç çıkarmayalım.

Sevgi ile kalın. 

  Semiray Sezgin Daylan