Tepe Reklamı3

Babalar ve torunlar üzerine



Eklenme Tarihi: 19/06/2019

Bugün On dokuz Haziran. Torunum Tarık Selim’in doğum günü. Ve enteresan olan da birkaç gün önce babalar günün kutladık. Yıllar ne çabuk geçti. Şimdi torunum on bir yaşında.

On yıl sonra ömrü olursa üniversitede olacak ve biz onun başka başarılarına, sevinçlerine inşallah şahit olacağız. Tüm çocuklar aynı güzellikleri inşallah yaşasın dilerim. Şimdi çocuk ama bir gün dede olacak ömrü olursa. Hayırlı sağlıklı ömrü olsun tüm çocuklar gibi onun da hayalleri gerçek olsun. Seneler sonra sepetine, belleğine zihnine, duygu ve düşünce dünyasına neyi yüklemiş ise onlar belli yaştan sonra önüne düşecek tek tek. Çünkü insan düşünceden ibarettir. Güzel düşünsün tüm çocuklar ve her şey güzel olsun. Mevlana demez mi düşüncelerinize dikkat edin sonunda kaderimiz olur? Öyleyse kalplerimiz hep olumlu düşüncelerle pozitif ışıltılarla dolsun. Hepimiz bütün toplum çok mutlu olsun. Çünkü artık kötü haber duymaktan hepiniz şikâyet ötesi duygularla dolusunuzdur eminim.

Bir zamanlar babam da herkes gibi çocuktu. Çok zor günlerde ve çetin şartlarda çocukluğunu yaşamış. Anlattıklarından anlıyorum. Hep fırsat buldukça bizlere anlatır bunları.

Şimdi babam artık torunlarının dedesi ve hatta torununun çocuklarını da gördü. Bir insan için ne büyük bir nimet! Kısaca insan doğar büyür ve yaşlanır ve sonsuza intikal eder. Giderken aklı buralarda kalmasın isterim. Dünyada geçirdiği günler hep iyi olmaz ama bana göre en azından yaşlılar mutlu ölmeli. Buradan herkese Allah’ım sağlıklı, hayırlı uzun ömürler versin. Babamın yaşıyor olması ve torunumun onu görmesi benim için ayrı bir keyif. Bu sevgi bu lezzet lezzetlerin en güzeli desem abartmış olmam yüzden. Keşke imkân olsa da daha sık görüşebilsek hep birlikte.

Çok sıkıntılı bir çocukluğun arkasından yatılı okuldan mezun olan babam öğretmen olmuş. Benim çocukluk yıllarımda yetişmek için peşinden koştuğum okula birlikte gittiğim ve örnek aldığım insandı. Seneler sonra ben de öğretmen oldum babam gibi! O günden bu güne genel anlamda hep iyi ilişkiler içindeydik. Şimdi uzaktayım ve onu daha çok özlüyorum ve kaliteli beraberlik geçirmek için yanıma almayı düşünüyorum en azından uzun bir süre. Sıkılır evini arar mı diye için için düşünmüyor değilim. Zaman kıymetli artık zira yaşlanıyoruz giderek ve bu yüzden daha çok vakit geçirmeli anı heybemde daha çok anılar biriktirmeliyim diye düşünmeden edemiyorum.

.Kalbime Allah ona karşı öyle şefkat verdi ki çocuğumu sever gibi babamı seviyorum. Şükürler olsun ki yaşıyor ve bu fırsatı değerlendirmek de bize kalıyor yüzden aramızdan ayrılmadan birlikte mutlu saatlerimiz olsun istiyorum. Onları sevmemizi Yaratıcımızda çok istiyor.Ataya hizmet Muhammedi  olmadan önce Türk ırkında vardı zaten

 Anne baba ile ilgili biliyorsunuz çok değerli ayetler var kutsal kitabımızda. Bunları da bir hatırlıyalım dilerseniz.Mesela; Kutsal kitabımız da Allah: Lokman suresi 14.ayette,

 

 “Biz insana anne babasıyla ilgili öğütler verdik. Annesi, güçten kuvvetten düşerek onu karnında taşımıştır; çocuğun sütten kesilmesi iki yıl içinde olur. Bunun için (ey insan), hem bana hem anne babana minnet duymalısın; sonunda dönüş yalnız banadır”. Der Lokman suresinde ve devam eder

Ardından gelen ayette de de bakın neler söylüyor mealen.


﴾15﴿.sure

 “Eğer anne baban, hakkında bilgin olmayan bir şeyi bana ortak koşman için seni zorlarlarsa bu durumda onlara uyma ama yine de onlara dünyada iyi davran; yüzünü ve özünü bana çevirenlerin yolunu izle; dönüşünüz yalnız banadır, O zaman yapıp ettiklerinizin sonucunu size bildireceğim “diyerek bize yol gösteriyor. Bu kutsal kitabımızı dinlesek sanırım hepimiz çok daha mutlu ve huzurlu olacağız. Neyse sözü çok uzattım galiba asıl meseleye gelelim.

Bir babalar günü daha geçti geçiyor derken biz kendi aile büyüklerimize bağlı bir toplum olmaktan çıktık mı biraz? Artık sadece telefonla aramamız bile onları mutlu ederken biz onu bile büyüğümüze çok mu görür olduk ne? Bunu bizzat yaşayan birçok insanı görmesem diyeceğim ki yok artık ama gittiğim huzur evlerinde çocuklarının ziyarete gelmeyişinden ve aramayışından o kadar çok şikâyet eden büyüğümüz var ki! Birlikte gözyaşı dökmememiz içten bile değil onları dinlerken.

Neden on çocuğa bir ana baba bakar da bir ana baba on çocuğa ağır gelir anlaması zor. Herkes birinden mi bekliyor? Bir araya mal mülk davası girmiş ise tamam hüküm kesiliyor. Ve ziyaretler de bitiyor galiba.

 Oysa sadece yarın bizim de aynı duruma geleceğimizi unutmayalım. Düşmez kalkmaz bir Allah! Bütün kızgınlıklarımızı bir tarafa bırakalım demeliyiz oysa. Anaya babaya of bile demeyin diyen bir dinin mensupları olarak sanırım işin farkına varmak mı istemiyoruz? Tabii bu arada hayırlı evlatlara sözüm yok. Allah onlardan razı ve memnun olsun. Onları aramanın bir erdem olduğunu bilmemiz güzel eyleme geçmemiz daha da güzel! Biz bu yolu takip etsek ne hoş olur değil mi? Dünya çıkarlarımızı ön planda tutmayıp bir telefonu onlara çok görmeyelim. Sık sık arayıp soralım hatırlarını fırsat buldukça da ziyaretlerine gidelim hayır dualarını alalım. Çocuklarımız büyükleri ile zaman geçirmeyi onları aramayı adet haline getirmeyi öğrensinler. İnanın sırtımız yere gelmez. Birlikte her şey mutlaka çok güzel anlamlı ve yapıcı olacak buna inanın. Onlar yaşlandıkça çocuk gibi sevgi ve saygıdan başka bir de ilgi beklerler manevi huzuru her şeye değer kalbinize gelen. Biraz zorlansak da devletin bu konuda yardımlarını unutmayalım ve değerlendirelim İnş.

Şunu söylemeden geçemeyeceğim son olarak yaşadıklarım bana şunu öğretti ne ekerseniz onu biçiyorsunuz. Bize çocukken bakan bu büyüklerimize biz de gereğini her şeyden önce insan olarak yapmalıyız. Dualarda buluşmak üzere… Sevgi ve saygılarımla… Semiray Sezgin Dayla