Samsun Doğum
Hastanesi'nde özlemle beklenen bir bebek olarak dünyaya gelmişim.Tarih
5/10/1960 .Neden böyle derseniz benden önce doğup yaşamayan karındaşlarım
arkasından özel dua ve kurbanlar keserek bana kavustuklarını ifade eder
ailem.İsmime gelince çok mu aramışlar derseniz evet çok aramışlar ve sonunda
bir arkadaşı söyleyince onu isim babası yapmışlar. .Ben de çocukken çok
ağlardım kimsede yok neden koydunuz neden Ayla koymadiniz diye .Beni çok seven
komşumuzun benden büyük bir kızı vardı beni çok severdi diye ona ozenirdim
sanirim. Büyüdükçe farklı olması hoşuma gitti ve şimdi ismimi çok
seviyorum.
15 günlük bebekken
bakım yönünden, sağlık yönünden sıkıntı yaşamak istemeyen babam Samsun
Tekkeköy (O zaman sanırım belediyelikti. ) tayin ister ve 9 yılımızı geçeceği
günler böylece başlar.
Kendimi bildiğim
zamanlarda, yeni bir kardeş de olması sebebiyle sanırım okula erken gittim.
Babam önde ben arkada bazen yetişip elini tutarak ,bazen arkada kalarak
tren yolu kenarından her gün okul yollarında biz yoldaş olduk. 6 yaşıma
geldiğimde artık amcama el yazısı ile mektup yazıyordum.Her gün değilse de artık
yazılarım okul panosunda sergilenir olmuştu .İlk defa On Kasım günü
şiir okuduğunda henüz altı yaşındaydım ve çok heyecanlanmıştım.Hala sözleri
aklımdadır.Saat dokuzu beş geçe
Atam dolmabahcede
Gözlerini kapadı
Bütün dünya ağladı.
Yine ilk
ezberlediğim şiirlerden biri Ziya Gökalp 'e aitti."Gördüm gördüm ,
gördüm.Neyi gördün a yaramaz.."
.Beni ne çok
etkilemişti.
1969 Eylül ayında
babam biraz da bizim zorlamamızla merkez okullardan birine tayin istedi.Müdür
muavini olarak atandığı okulda ben ilkokul üçüncü sınıfta okumaya
başladım.O yıllardan hatırladığım her bayram annem bana kıyafet diker ya da
diktirir mutlaka, bayramlarda kortejde yerimi alırdım.
Fatih ilkokulunda
dördüncü sınıfa giderken sınıf öğretmenim Fatma Hanım'ın yaptığı Fatih'in
İstanbul'u alınışını gösteren kocaman tablo ile kortejde yerimizi almamız bizi
çok Çünkü en önde götürülen tablo benim öğretmenimin eseriydi ve şanlı bir günü
temsil ediyordu.
İlkokul beşinci sınıfa
başlamadan babamdan beni 23 Nisan ilkokuluna vermesini istedim. İyi bir
ilkokuldu orası çünkü.O yaşlarda geleceğim hakkında yorum yapacak kadar
bilinçli bir cocuktum.Dayımın çocukları oraya gidiyordu "ben de
onlarla birlikte giderim "dedim. Sonunda kendimi 23 Nisan'da
okurken buldum öğretmenim Mustafa beye çok alişamasam da okuldan
mezun oldum. Bizim okuduğumuz yıllarda bitirme sınavları yapılırdı.Onlari
geçmeden mezun olamiyordun.Bu yılları takip eden yıllarda Namık Kemal Ortaokulu
ve Devrim lisesini de bitirme sınavlarını vererek bitirdim .
Okuduğum
okulların seçimi genellikle bana aitti.Okulu,okumayı çok sevdiğim için o
yaşlarda bile iyi bir ilkokul gelecek de iyi bir geleceğin temeli olacağını
düşünüyordum. Babamla bu konuda büyük insan gibi fikir tartışması yaptığımı
biliyorum.
Liseyi bitirince
bankacı olmamı istedi babam. Bana o kadar tersdi ki !Arkadaşı banka müdürü
Metin Bey'e gidip dilekçe verdik birlikte ama sonunda tek başıma gidip ben
bankacı değil öğretmen olmak istiyorum demiştim.
Üniversite giriş
sınav paramı rahmetli anne annemden aldım .Tam iki yüz liraydı.Babam
okutamayacagini söyledi ve o gün onunla kavga ettim.Ağlayarak gidip parayı
büyük annemden istedim ve o gün bana hic yorum yapmadan iki yüz lirayi
uZatti.Ve ben tek bir soru çözmeden sadece lise bilgimle sınavlara katıldım
.Babam nasıl olsa şehir dışına göndermezdi. Bugün emekliliğini yaşadığım
öğretmenliğin ilk harcını büyük annem .koydu.Allah mekanını cennet etsin.O
yüzden okumak isteyenleri hep destekledim bu güne kadar.Ve dört çocuğumun
okumasi için elimden ne geliyorsa hepsini yaptım.Sonunda
sınav sonuçları
açıklandı ve ben 389 puan ile Türkçe bölümünde okumayı hak kazandım.Sene
1977 Eylül ayi.O zaman yetenek sınavı da yapılıyordu Eğitim enstitülerinde .
Gündüz girenlerin arasında yedinci ,gece okuyanların arasında üçüncü olmuştum
.Bütün bunlara babamla annem çok sevinmediler sanki.Hatiralarimda onlarla
ilgili bir anı yok .Bu arada gece okuyup gündüz çalışmak için gece
okumayı tercih ettim. Ancak üç ay dayanabildim. Ağır geldi ikisi bir
arada ve sonrasında kredi çekerek okudum. Allah devletimizden razı olsun.Hatta
onun bir kısmı ile eve kömür aldığımı hatırlıyorum.
1980 senesine
geldiğimizde Mayıs ayında mezun oldum. Ağustos ayı da evlendim.1981 senesinde
ilk çocuğumu kucağıma aldım.1981 Ekim ayında özel bir okulda göreve
başladım.1982 Şubat ayında devlette atamam yapıldı ve stajyer öğretmen olarak
görev aldım.Okulum Tekkeköy lisesi idi.Sanki kader tekrar beni doğduğum yerlere
geri döndürdü.
1988 'de devletten
ayrılıp özele geçtim ve bu 2003 yılına kadar devam edecek yoğun bir çalışma
içine girdim.Bu arada da dört çocuk annesi olmustum.2003' de Akcaabatta yeniden
devlet bünyesinde Şinik ilköğretim okulunda göreve başladım.
2005 beş yılında tayin
istedim . 1991 yılında öncesinde yıllarımın geçtiği İzmir'e döndüm ve 2012
yılında İzmir'de emekli oldum.
İlk şiirlerimi lise
yıllarında karaladım.Daha sonra bu çalışmaların aralıklarla devam etti.1991
yılında şiirlerimi ve yazılarımı gönderdiğim Türkiye gazetesi Çocuk dergisi
yazarı ve yayin yönetmeni Şaban Çibir beğendi ve beni çocuk edebiyatına
yönlendirdi.Ancak çocuklarımın küçük oluşu ve benim özel okullarda görev yapmam
engel oldu bir bakıma.
Öğretmen arkadaşlarım
ve özellikle müdür yardımcısı olan Şule Er bana bir kitap çıkarmamızı önerdi o
yıllarda .Bu öneri ancak 2017 yılında gerçekleşti.Bu konuda bana
maddi desteğini esirgemeyen Öz İnci Öz 'e minnettarım
Kitabın basımını
Başkent Edebiyat üstlendi.Editörlüğünü Nurefşan Hanım ve eşleri Yusuf Bey
yaptılar.Dernek Başkanı Ahmet Kurt Bey ön yazısını yazarak manevi desteklerini
esirgemediler.
Kitap çıkardığım
dönemde açıkçası edebi bir beklenti içinde değildim.Sadece amacım ölmeden bir
eser birakmakti.Ancak şu geldiğim noktada aynı şeyleri düşünmüyorum ve kitabımı
elime aldığımda çok amatörce ama samimi buluyorum.Bir gün yeniden düzenleme
yapıp ikinci baskısını yapacağım inşallah.
Şu aralar yeniden 4
yıllık bir okuldan mezun olmak ve bilgileri tazelemek adına Türk dili ve
edebiyatı bölümü okuyorum.3. sınıftayım .İnşallah bir yıl içinde bitirip yeni
çalışmaların içinde olacağım.
Son beş yıldır yaşam
koçluğu ,kariyer koçluğu ,aile koçluğu ve öğrenci koçluğu sertifikası sahibiyim
ve aile koçluğu da amatör olarak yapıyorum.
Gerek bazı
öğrencilerim gerekse danışanlarımla zaman zaman görüşüyorum ve bu beni hayata
bağlayan bir yol oldu.
Tasavvuf müziği sever ve
tasavvufun kendisini öğrenmeye hala devam ediyorum.
Çocuklarımdan
üçü mastar derecesinde eğitim ve öğretim yaparak ülkemizde güzel
görevler yapıyor.En son olan da iyi bir görev başında ve o da eğitimine
devam ediyor.
İyi bir insan olmaya
çalışıp bu kubbede hoş bir seda birakabilirsek ne mutlu bize.
Samsun Doğum
Hastanesi'nde özlemle beklenen bir bebek olarak dünyaya gelmişim.Tarih
5/10/1960 Babam Kenan Sezgin genç bir öğretmen Trabzon Sürmene kayıtlı
Sofuogullari sulalesinden Cumhuriyet sonrası Sezgün soyadını almis ama zaman
içinde Sezgin olmus.Annem ise Samsun Alacamli tütün tüccarı Mehmet Anakök'ün
kızı .
Neden böyle
derseniz herkes bebeğini severek bekler deseniz de benden önce doğup
yaşamayan karındaşlarım arkasından özel dua ve kurbanlar keserek bana
kavustuklarını ifade eder ailem.İsmime gelince çok mu aramışlar derseniz evet
çok aramışlar ve sonunda bir arkadaşı söyleyince onu isim babası yapmışlar. .Ben
de çocukken çok ağlardım kimsede yok neden koydunuz neden Ayla koymadiniz
diye .Beni çok seven komşumuzun benden büyük bir kızı vardı beni çok severdi
diye ona ozenirdim sanirim. Büyüdükçe farklı olması hoşuma gitti ve şimdi
ismimi çok seviyorum.
15 günlük bebekken
bakım yönünden, sağlık yönünden sıkıntı yaşamak istemeyen babam Samsun
Tekkeköy (O zaman sanırım belediyelikti. ) tayin ister ve 9 yılımızı geçeceği
günler böylece başlar.
Kendimi bildiğim
zamanlarda, yeni bir kardeş de olması sebebiyle sanırım okula erken gittim.
Babam önde ben arkada bazen yetişip elini tutarak ,bazen arkada kalarak
tren yolu kenarından her gün okul yollarında biz yoldaş olduk. 6 yaşıma
geldiğimde artık amcama el yazısı ile mektup yazıyordum.Her gün değilse de
artık yazılarım okul panosunda sergilenir olmuştu .İlk defa On
Kasım günü şiir okuduğunda henüz altı yaşındaydım ve çok
heyecanlanmıştım.Hala sözleri aklımdadır.Saat dokuzu beş geçe
Atam dolmabahcede
Gözlerini kapadı
Bütün dünya ağladı.
Yine ilk
ezberlediğim şiirlerden biri Ziya Gökalp 'e aitti."Gördüm gördüm ,
gördüm.Neyi gördün a yaramaz.."
.Beni ne çok
etkilemişti.
1969 Eylül ayina
geldiğimizde biz artık üç kardeş olmustuk.Ben ve iki kardesim.Babam biraz da
bizim zorlamamızla merkez okullardan birine tayin istedi.Müdür muavini olarak
atandığı okulda ben ilkokul üçüncü sınıfta okumaya başladım.O yıllardan
hatırladığım her bayram annem bana kıyafet diker ya da diktirir mutlaka,
bayramlarda kortejde yerimi alırdım.
Fatih ilkokulunda
dördüncü sınıfa giderken sınıf öğretmenim Fatma Hanım'ın yaptığı Fatih'in
İstanbul'u alınışını gösteren kocaman tablo ile kortejde yerimizi almamız bizi
çok Çünkü en önde götürülen tablo benim öğretmenimin eseriydi ve şanlı bir günü
temsil ediyordu.
İlkokul beşinci sınıfa
başlamadan babamdan beni 23 Nisan ilkokuluna vermesini istedim. İyi bir
ilkokuldu orası çünkü.O yaşlarda geleceğim hakkında yorum yapacak kadar
bilinçli bir cocuktum.Dayımın çocukları oraya gidiyordu "ben de
onlarla birlikte giderim "dedim. Sonunda kendimi 23 Nisan'da
okurken buldum öğretmenim Mustafa beye çok alişamasam da okuldan
mezun oldum. Bizim okuduğumuz yıllarda bitirme sınavları yapılırdı.Onlari
geçmeden mezun olamiyordun.Bu yılları takip eden yıllarda Namık Kemal Ortaokulu
ve Devrim lisesini de bitirme sınavlarını vererek bitirdim .
Okuduğum
okulların seçimi genellikle bana aitti.Okulu,okumayı çok sevdiğim için o
yaşlarda bile iyi bir ilkokul gelecek de iyi bir geleceğin temeli olacağını
düşünüyordum. Babamla bu konuda büyük insan gibi fikir tartışması yaptığımı
biliyorum.
Liseyi bitirince
bankacı olmamı istedi babam. Bana o kadar tersdi ki !Arkadaşı banka müdürü
Metin Bey'e gidip dilekçe verdik birlikte ama sonunda tek başıma gidip ben
bankacı değil öğretmen olmak istiyorum demiştim.
Üniversite giriş
sınav paramı rahmetli anne annemden aldım .Tam iki yüz liraydı.Babam
okutamayacağını söyledi ve o gün onunla tartıstık Ağlayarak gidip parayı büyük
annemden istedim ve o gün bana hiç yorum yapmadan iki yüz lirayı uzatti.Ve ben
tek bir soru çözmeden sadece lise bilgimle sınavlara katıldım .Babam nasıl olsa
şehir dışına Çünkü beş çocuk tek maaş zaten geçinmekte zorlanıyor zaman zaman
büyük annem destek oluyordu. Bugün emekliliğini yaşadığım öğretmenliğin ilk
harcını büyük annem .koydu.Allah mekanını cennet etsin.O yüzden okumak
isteyenleri hep destekledim bu güne kadar.Ve dört çocuğumun okumasi için
elimden ne geliyorsa hepsini yaptım.Sonunda
sınav sonuçları
açıklandı ve ben 389 puan ile Türkçe bölümünde okumayı hak kazandım.Sene
1977 Eylül ayi.O zaman yetenek sınavı da yapılıyordu Eğitim enstitülerinde .
Gündüz girenlerin arasında yedinci ,gece okuyanların arasında üçüncü olmuştum
.Bütün bunlara babamla annem çok sevinmediler sankiSanirim sadece ekonomik
olarak ne yaparız diye düşündüler..Bu arada gece okuyup gündüz çalışmak için
gece okumayı tercih ettim. Ancak üç ay dayanabildim. Ağır geldi ikisi bir
arada ve sonrasında kredi çekerek okudum. Allah devletimizden razı olsun.Hatta
onun bir kısmı ile eve kömür aldığımı hatırlıyorum.
1980 senesine
geldiğimizde Mayıs ayında mezun oldum. Ağustos ayı da evlendim.1981 senesinde
ilk çocuğumu kucağıma aldım.1981 Ekim ayında özel bir okulda göreve
başladım.1982 Şubat ayında devlette atamam yapıldı ve stajyer öğretmen olarak
görev aldım.Okulum Tekkeköy lisesi idi.Sanki kader tekrar beni doğduğum yerlere
geri döndürdü.
1988 'de devletten
ayrılıp özele geçtim ve bu 2003 yılına kadar devam edecek yoğun bir çalışma
içine girdim.Bu arada da dört çocuk annesi olmustum.2003' de Akcaabatta yeniden
devlet bünyesinde Şinik ilköğretim okulunda göreve başladım.
2005 beş yılında tayin
istedim . 1991 yılında öncesinde yıllarımın geçtiği İzmir'e döndüm ve 2012
yılında İzmir'de emekli oldum.
İlk şiirlerimi lise
yıllarında karaladım.Daha sonra bu çalışmaların aralıklarla devam etti.1991
yılında şiirlerimi ve yazılarımı gönderdiğim Türkiye gazetesi Çocuk dergisi
yazarı ve yayin yönetmeni Şaban Çibir beğendi ve beni çocuk edebiyatına
yönlendirdi.Ancak çocuklarımın küçük oluşu ve benim özel okullarda görev yapmam
engel oldu bir bakıma.
Öğretmen arkadaşlarım
ve özellikle müdür yardımcısı olan Şule Er bana bir kitap çıkarmamızı önerdi o
yıllarda .Bu öneri ancak 2017 yılında gerçekleşti.Bu konuda bana
maddi desteğini esirgemeyen Öz İnci Öz 'e minnettarım
Kitabın basımını
Başkent Edebiyat üstlendi.Editörlüğünü Nurefşan Hanım ve eşleri Yusuf Bey
yaptılar.Dernek Başkanı Ahmet Kurt Bey ön yazısını yazarak manevi desteklerini
esirgemediler.
Kitap çıkardığım
dönemde açıkçası edebi bir beklenti içinde değildim.Sadece amacım ölmeden bir
eser birakmakti.Ancak şu geldiğim noktada aynı şeyleri düşünmüyorum ve kitabımı
elime aldığımda çok amatörce ama samimi buluyorum.Bir gün yeniden düzenleme
yapıp ikinci baskısını yapacağım inşallah.
Şu aralar yeniden 4
yıllık bir okuldan mezun olmak ve bilgileri tazelemek adına Türk dili ve
edebiyatı bölümü okuyorum.3. sınıftayım .İnşallah bir yıl içinde bitirip yeni
çalışmaların içinde olacağım.
Son beş yıldır yaşam
koçluğu ,kariyer koçluğu ,aile koçluğu ve öğrenci koçluğu sertifikası sahibiyim
ve aile koçluğu da amatör olarak yapıyorum.
Gerek bazı
öğrencilerim gerekse danışanlarımla zaman zaman görüşüyorum ve bu beni hayata
bağlayan bir yol oldu.
Tasavvuf müziği sever
ve tasavvufun kendisini öğrenmeye hala devam ediyorum.
Çocuklarımdan
üçü mastar derecesinde eğitim ve öğretim yaparak ülkemizde güzel
görevler yapıyor.En son olan da iyi bir görev başında ve o da eğitimine
devam ediyor.
İyi bir insan olmaya çalışıp bu kubbede hoş
bir seda birakabilirsek ne mutlu bize.